Türk Halk Şiirinin Genel Özellikleri

Türk Halk Şiiri - Türk Dili ve Edebiyatı

TÜRK HALK ŞİİRİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Ozan veya âşık gibi halk şairlerinin ve adları bilinmeyen halk sanatçılarının söyledikleri şiirlere halk şiiri denir. Bu şiirin genel özellikleri şunlardır:

  • Türk halk şiiri, ana hatlarıyla İslamiyet öncesi Türk şiirinin devamı olarak varlığını sürdürmüştür.
  • Halkın içinden çıkan ozanlarca, hayatın gerçeklerine yönelik somut bir edebiyattır.
  • Kullanılan esas ölçü, hece ölçüsüdür. Hecenin 7, 8 ve 11'li kalıpları çok daha yaygın bir şekilde kullanılmıştır.
  • Temel nazım birimi dörtlük olmakla birlikte farklı nazım birimlerine de yer verilmiştir.
  • Çoğunlukla yarım uyak kullanılmış, rediften de yararlanılmıştır.
  • Yabancı sözcüklerden uzak durulmuş, ürünler halkın konuştuğu dille oluşturulmuştur.
  • Şiirlerin başlığı yoktur, şiirler nazım biçimleri ya da nazım türlerine göre adlandırılmıştır.
  • Benzetme başta olmak üzere söz sanatlarından yararlanılmıştır.
  • Aşk, sevgi, gurbet, ayrılık, kahramanlık, ölüm ve tasavvuf gibi konular işlenmiştir.
  • Halk şiiri, tarih boyunca çeşitli müzik aletleriyle geleneğin belirlediği ezgiler eşliğinde icra edilmiştir.

TÜRK HALK ŞİİRİ

ANONİM HALK ŞİİRİ ÂŞIK TARZI HALK ŞİİRİ DİNİ-TASAVVUFİ HALK ŞİİRİ

ANONİM HALK ŞİİRİ

Söyleyeni belli olmayan, halkın ortak malı olan edebî ürünlerin oluşturduğu halk şiiridir. Bu şiirin genel özellikleri şunlardır:

  • Şiirler sözlü olarak doğmuş ve yaygınlaşmıştır.
  • Hece ölçüsü ve çoğunlukla dörtlük nazım birimi kullanılmıştır.
  • Ahengi sağlamak için çoğunlukla yarım uyak ve rediften faydalanılmıştır.
  • Aşk, ölüm, hasret, yiğitlik, gurbet gibi konular işlenmiştir.
  • Somut benzetmeler ve halkın konuştuğu dil tercih edilmiştir.
Nazım Biçimleri Nazım Türleri
Mani Ağıt
Türkü Ninni

MÂNİ

  • Halk edebiyatının en yaygın nazım biçimidir.
  • Hece ölçüsünün 7'li kalıbıyla oluşturulur.
  • Tek dörtlükten oluşur ve uyak örgüsü aaxa şeklindedir.
  • İlk iki dize konuya giriş nitelikli olup doldurma dizelerdir. Asıl anlatılmak istenen, son iki dizede yer alır.
  • Başta aşk, özlem, ayrılık olmak üzere hemen her konuda söylenir.
  • Mâniler; yapısına göre düz mâni, kesik (cinaslı) mâni, yedekli (artık) mâni, deyiş mani gibi türlere ayrılır.

Düz Mâni

Yedişer heceli dört dizeden oluşan, "aaxa" şeklinde uyaklanan mânilerdir.

Şu dağlar olmasaydı
Çiçeği solmasaydı
Ölüm Allah'ın emri
Ayrılık olmasaydı

Yedekli Mâni (Artık Mâni)

Dize sayısı dörtten fazla olan mânilerdir.

Ağlarım çağlar gibi
Derdim var dağlar gibi
Ciğerden yaralıyım
Gülerim sağlar gibi
Her gelen bir gül ister
Sahipsiz bağlar gibi

Deyişli Mâni

İki kişinin karşılıklı söyleşmesi üzerine kurulan mânilerdir.

Kesik Mâni (Cinaslı Mâni)

Birinci dizesindeki hece sayısı yediden az olan ve cinaslı kafiyeyle kurulan mânilerdir.

Kuleden
Ses geliyor kuleden
O kaş o göz değil mi
Beni sana kul eden
Ağa:
Adilem sen nagarsın
İnci mercan saçarsın
Dünya deniz olanda
Gönlüm nere kaçarsın

Adile:
Adilem sen nagarsın
İnci mercan saçarsın
Dünya deniz olanda
Gönlüm nere kaçarsın

TÜRKÜ

  • Kendine özgü bir ezgi ile söylenen anonim halk edebiyatı nazım şeklidir.
  • Türkü asıl sözlerinin bulunduğu "bent" ve her bendin sonunda tekrarlanan "kavuştak" adlı bölümlerden oluşur.
  • Bentler ve kavuştaklar kendi aralarında uyaklıdır.
  • Daha çok 7'li, 8'li, 11'li hece ölçüleri kullanılır.
  • Ezgilerine göre divan, bozlak, hoyrat, kayabaşı gibi isimler alır.
  • Aşk, özlem, ayrılık, gurbet, yiğitlik, ölüm gibi temalar işlenir.

Kızılırmak Türküsü

Bent

Altı kardeş idik bindirdik ata
Hürü'yü yolladık üç köyden öte
Kızılırmak'a varınca oldu bir hata

Köprüye varınca köprü yıkıldı
Üç yüz altı birden suya döküldü
Nice yiğitlerin beli büküldü

Kavuştak

Nettin Kızılırmak allı gelini
Gelini gelini benim yârimi

Nettin Kızılırmak allı gelini
Gelini gelini benim yârimi

NİNNİ

Çocukların ağlamasını durdurmak ya da onları uyutmak için söylenen şiirlerdir.

Nenni deyem beşiğine
Güneş değdi eşiğine
Büyüdüğünü görende
Gül serem beşiğine
Uyusun da büyüsün nenni
Tıpış tıpış yürüsün nenni

AĞIT

Ölen bir kişinin arkasından söylenen ve ölümünden duyulan acıyı anlatan şiirlerdir.

Ecel tuzağını açamaz mısın
Açıp da içinden kaçamaz mısın
Azad eyleseler uçmaz mısın
Kırık mı kanadın kolların hani

Sen de Hıfzı gibi tezden uyandın
Uyandın da taş yastığa dayandın
Aslı Hanım gibi kavruldun yandın
Yeller mi savurdu küllerin hani

DİNİ-TASAVVUFİ HALK ŞİİRİ

Tekkelerde derviş-şairler tarafından oluşturulan, İslâmiyet ve tasavvuf felsefesi ekseninde gelişen halk şiiridir. Bu şiirin genel özellikleri şunlardır:

  • "Tekke" ya da "dergâh" olarak adlandırılan dinsel kurumlarda gelişim göstermiştir.
  • İlahi aşk, peygamber sevgisi, tasavvuf, İslam menkibeleri, ahiret hayatı, ibadet, dürüstlük gibi konuların işlendiği didaktik yanı ağır basan bir edebiyattır.
  • Ağırlıklı olarak hece ölçüsü kullanılmış, aruzla da şiir söylenmiştir.
  • Şiirler kendine özgü bir ezgiyle söylenmiştir.
  • Edebi sanatlara başvurulmuş, divan şiiri mazmunlarından yararlanılmıştır.
Nazım Türü
İlahi
Nefes
Şathiye
Nutuk
Devriye

İLAHİ

  • Dini-tasavvufi halk şiirinin en yaygın nazım türüdür.
  • Allah aşkını, peygamber sevgisini coşkun bir biçimde dile getiren şiirlerdir.
  • Genellikle hece ölçüsünün 7'li, 8'li ve 11'li kalıplarıyla söylenir, nazım birimi dörtlüktür ve koşma biçiminde uyaklanır.
  • Herhangi bir tarikatın izini taşımaz ve kendine özgü bir ezgiyle söylenir.
  • Yunus Emre, bu türün en bilinen ismidir.
Güzel âşık cevrimizi
Çekemezsin demedim mi
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi

Yemeyenler kalır nâ-çâr
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi

NEFES

  • Bektaşi tarikatlarının inanışlarını dile getiren şiirlerdir.
  • Konusunu genellikle vahdet-i vücut anlayışı, ehlibeyt ve on iki imam sevgisi oluşturur.
  • Kendilerine özgü bir beste ile okunmak için yazılır.
  • Nazım birimi dörtlük olup uyaklanışı koşmaya benzer ve daha çok hece ölçüsüyle söylenir.
  • Pir Sultan Abdal, nefesleriyle ünlüdür.

NUTUK

  • Tarikata yeni girmiş müritlere, tarikatın adap ve yol yordamını anlatan şiirlerdir.
  • Tarikatla, tasavvufla ilgili öğütler verilir.
  • Hece ölçüsüyle söylenir, dörtlük nazım birimi ile oluşturulur.
  • Sade bir dille söylenen didaktik şiirlerdir.
Ey özün insan bilen
Var edep öğren edep
Ey edep erkân bilen
Var edep öğren edep

Edeptir asl-ı taat
Küllî sıfat cümle zât
Varlığın edebe sat
Var edep öğren edep

DEVRİYE

  • Tasavvufta ilahi nurun; topraktan madene, madenden bitkiye, bitkiden hayvana, hayvandan yaratılanların en şereflisi insana geçişi ve insanın da insanı kâmil mertebesine yükselerek yaratıcısına dönmesine "devir kuramı" denir.
  • Devirle ilgili bütün bu hususları ele alan şiirlere devriye adı verilir. Yaradılışın başlangıcı ve sonu, varlığın nereden gelip nereye gittiği ve bu ikisi arasındaki aşamaları konu edinen şiirlerdir.
  • Hece ölçüsüyle ve dörtlük nazım birimi ile oluşturulur.
Dokuz ay on gün batn-ı maderde
Kudretten gözüme çekildi perde
Vaktim tamam olup ahiri yerde
Çıkıp ten donundan cihana geldim

Hakikat meyinden nüş edip kanıp
Can gözlerim o gafletten uyanıp
Kudretten her türlü renge boyanıp
Bu âlem-i nakş u elvana geldim

ŞATHİYE

  • Tasavvuf konularını mizahlı bir biçimde işleyen, coşku hâlinde söylenen bir şiirlerdir.
  • Genellikle Bektaşi şairlerinin söylediği bu şiirler ilk bakışta inançlardan serbestçe ve alaycı bir biçimde söz ediyormuş kanısını uyandırır.
  • Kaygusuz Abdal, bu türün en önemli ismidir.
Balık kavağa çıkmış
Zift turşusun yemeğe
Leylek koduk doğurmuş
Baka şunun sözünü

Gözsüze fısıldadım
Sağır sözüm işitmiş
Dilsiz çağırıp söyler
Dilimdeki sözümü

ÂŞIK TARZI HALK ŞİİRİ

Kendisinin veya başkalarının şiirlerini saz eşliğinde çalıp okuyan ya da halk hikâyeleri anlatan ve âşık adı verilen saz şairlerinin oluşturduğu halk şiiri koludur. Bu şiirin genel özellikleri şunlardır:

  • İslamiyet öncesinde "kam, şaman, baksı, ozan, oyun" gibi adlarla anılan şairlerle başlayan bu gelenek, 13. yüzyıldan itibaren Anadolu sahasında devam etmiştir.
  • Âşık şiirinin belirli söyleyicileri vardır. Saz çalamayıp hazırlıklı olarak şiir söyleyen şairlere "kalem şairi", halk toplantılarında doğaçlama olarak şiir söyleyen şairlere ise "meydan şairi" denmiştir.
  • Şiirler, "bağlama" adı verilen bir saz eşliğinde söylenir.
  • Âşıklar gezgin kişilerdir; sanatlarını icra edebilmek için köy köy, kasaba kasaba gezmişlerdir.
  • Âşıklar, şiirin son dörtlüğünde mahlaslarına yer verir; buna "tapşırma" denir.
  • Âşıklar, genellikle usta-cırak ilişkisi içinde yetişir.
  • Âşıkların şiirlerinin toplandığı deftere "cönk" adı verilir.
  • Âşıklar, aruz vezniyle de şiirler yazmış; "vezn-i aher, satranç, divan ve sells" türlerinde de çok sayıda şiirin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
  • Divan şiirindeki kadar olmasa da mazmunlara yer verilmiştir.

Âşık tarzı halk şiirindeki nazım biçimleri ve türleri şunlardır:

Nazım Biçimi Nazım Türü
Koşma Güzelleme
Semai Koçaklama
Varsağı Taşlama
Destan Ağıt

KOŞMA

  • Aşk, doğa, yiğitlik, gurbet, özlem, ayrılık, ölüm gibi temaların işlendiği lirik şiirlere koşma denir.
  • Hece ölçüsünün 11'li kalıbıyla söylenir.
  • Nazım birimi dörtlüktür, dörtlük sayısı 3 ile 5 arasındadır.
  • Uyak örgüsü "abcb, dddb, eeeb..." ya da "abab, cccb, dddb ..." şeklindedir.
  • Sözlü Dönem'deki karşılığı "koşuk", divan şiirinde ise "gazel"dir.

Koşmalar, işlediği konulara göre "güzelleme, taşlama, ağıt, koçaklama" olarak dörde ayrılır.

Güzelleme

Aşk, sevgili ve doğa sevgisi gibi lirik konuları ele alan koşmalardır. Bu türün en güzel örneklerini Karacaoğlan vermiştir.

Altın kafes idi benim durağım
Dost elinden yaralandı yüreğim
Evvel yakın idim şimdi ırağım
Felek beni nazlı yârdan ayırdı

Der Karacaoğlan yanam alışam
Akam gidem şu sulara karışam
Yol başına gelmiş varam danışam
Felek beni nazlı yârdan ayırdı

Koçaklama

Savaş, vuruşma, yiğitlik gibi konuları coşkun bir biçimde işleyen koşmalardır. Bu türün en güzel örneklerini Köroğlu ile Dadaloğlu vermiştir.

Taşlama

Bir kişinin kusurlarını ya da toplumdaki aksaklıkları eleştiren koşmalardır. En güzel örneklerini Seyrani ve Dertli vermiştir.

Ağıt

Ölen bir kişinin ardından duyulan üzüntüyü dile getiren koşmalardır.

SEMAİ

  • Âşık tarzı halk şiirinin koşmadan sonra en çok tercih edilen nazım biçimidir.
  • Nazım birimi, uyak örgüsü koşmayla aynıdır. Koşmadan ayrılan yönü 8'li hece ölçüsü ile yazılmasıdır.
  • Dörtlük sayısı 3 ile 5 arasında değişir.
  • Kendine özgü bir ezgi eşliğinde söylenir.
  • Koşmalarda olduğu gibi ele aldığı konulara göre "güzelleme, taşlama, ağıt, koçaklama" gibi türlere ayrılır.
Gönül gurbet ele çıkma
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez

Bahçemizde nar ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Gönüldeki dert ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz

VARSAĞI

  • Güneydoğu Anadolu'da yaşayan Varsak boyu ozanlarınca söylenen şiirlerdir.
  • Nazım birimi, uyak örgüsü semai ile aynıdır. Semaiden ayrılan yönü "bre, hey, behey" gibi seslenmelere yer vermesidir.
  • Tema yönüyle koşma ve semaiye benzer, semaiden ezgisi yönüyle ayrılır. Varsağılarda yiğitçe ve sert bir eda vardır.
Yürü bire Pınarbaşı
Acap karın kalktı m'ola
Boynu uzun tor sunalar
Su yoluna çıktı m'ola

Tez gelir Kaynar'ın yazı
Hoş akar Munzur'un özü
Koc İrmak tutardı buzu
Garbi değdi sök tü m'ola

DESTAN

  • Âşık tarzı halk şiirinin en uzun nazım biçimidir.
  • Toplumu yakından ilgilendiren savaş, kıtlık, deprem, yangın, salgın hastalık gibi ciddi olayları konu alan destanlar dışında mizahi destanlar da vardır.
  • Genellikle hece ölçüsünün 11'li kalıbı ile yazılır, bunun yanında 8'li hece ölçüsüyle yazılan destanlar da vardır.
  • Dörtlük nazım birimi ile oluşturulur, dörtlük sayısında bir sınırlama yoktur.
  • Uyak örgüsü koşma, semai gibi nazım biçimleriyle aynıdır.
Genç Osman dediğin bir küçük aslan
Bağdat'ın içine girilmez yastan
Her ana doğurmaz böyle bir aslan
Allah Allah deyip geçer Genç Osman

Bağdat'ın kapısın Genç Osman açtı
Düşmanın cümlesi önünden kaçtı
Kelle koltuğunda üç gün savaştı
Allah Allah deyip geçer Genç Osman