Servet-i Fünun Şiirinde Kullanılan Nazım Biçimleri




















Serbest Müstezat

  • Sözlük anlamı ziyadeleşmiş, artmış, çoğalmış demektir.
  • Fransız sembolistlerin özgürce yazdıkları şiir biçimlerinden etkilenerek oluşturulmuştur.
  • Uzun dizelere kısa bir dize eklenerek yazıldığından bu adı almıştır.
  • Aruzun çeşitli kalıbıyla yazılır.
  • Nazım nesre yaklaşmış olur.
  • Bütün güzelliği ön plandadır.
  • Dizeler arasında noktalama işaretleri kullanılır. Bu nazım şekli serbest nazıma geçişi sağlamıştır.

Serbest Müstezat Örneği:

KIŞ

Yine kış,

Yine şems-i mesada (akşam güneşi)

ah o bakış,

Yine yollarda serseri dolaşan

Aşiyânsız tuyur-ı pür-nāliş(inleyen yuvasız kuşlar)

Tehi kalan ovalar

Sükût eder sanılır mevsimin gumûmuyla

Harab olan sarı yollarda kalmamış ne gelen,

Ne giden,

Şimdi yalnız kavafil-i evråk (yaprak yığını)

Mütemadi sürüklenir bir uzak

Ufk-ı pür-iztirab u nermide.

Yine kış, yine kış

Bütün emelleri bir ağlayan duman sarmış

                                          Ahmet Haşim

Sone

  • Kısa şiir, türkü anlamına gelir.
  • Çıkış yeri İtalya'dır.
  • İlk kullanan şair İtalyan Petrarca'dır.
  • Fransız edebiyatından edebiyatımıza alınmıştır.
  • 14 dizeden oluşur.
  • İlk dörtlüğü konuya giriştir.
  • Üçlüklerle konu işlenir.
  • Son dörtlük ise duygu yönünde şiirin en güçlü dizesidir.
  • İkiye ayrılır: 1. İtalyan tipi, 2. Fransız tipi
  • Bu dönemin sanatçıları bu nazım şeklini Batı'dan olduğu gibi almamışlar, uyak düzeninde kendilerine göre değişiklikler yapmışlardır.

Sone Örneği:

Derdim, yeter, såkin ol, dinlen biraz artık! 

Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam, 

Siyah örtülerle sardı şehri karanlık; 

Kimine huzur iner gökten, kimine gam.


Bırak, şehrin iğrenç kalabalığı gitsin, 

Yesin kamçısını hazzın sefil cümbüşte 

Toplasın acı meyvesini nedâmetin 

Sen gel, derdim, ver elini bana, gel şöyle.


Bak göğün balkonlarından geçmiş seneler 

Eski zaman esvaplarıyla eğilmişler; 

Hüzün yükseliyor, güler yüzle, sulardan.


Seyret bir kemerde yorgun ölen güneşi 

Ve uzun bir kefen gibi doğuyu saran 

Geceyi dinle, yürüyen tatlı geceyi. 

(Charles Baudelaire'den çeviren: Sabahattin Eyuboğlu)

Terzarima

  • Üçer mısralık bentlerden kurulan bir nazım şeklidir.
  • Bent sayısı sınırsızdır.
  • Tek mısra ile sona erer.
  • İlk olarak İtalyan edebiyatında görüldü. Dante İlahi Komedyasını bu nazım şekliyle yazdı.
  • Bu biçimde yazılmış kısa şiirlerin son mısrasının kuvvetli olmasına dikkat çekilir.

Terzarima Örneği 

İLAHİ KOMEDYA

Hayat yolu ortasında kendimi 

Karanlık bir orman içinde buldum. 

Anladım yolumu kaybettiğimi.

 

Aklıma geldikçe hâlâ korktuğum 

Bir yabani, haşin, büyük ormanı 

Anlatırken bile ürperiyorum.

 

Ölümden daha korkunç buldum onu, 

Ama başka iyi şeyler de vardı,

Söyleyim onların ne olduğunu.

                             (...) (Dante.Çev.: Cevdet Kudret

Balad

  • Üç uzun bir kısa bentten oluşan nazım biçimidir.
  • Sonraki kısa bent Tanrı'ya, Prense vb. seslenen "sunu" bendidir.
  • Bentlerin son dizeleri nakarat gibidir.
  • Sunu bendi 4-5 dize olur.
  • Konu olarak masalımsı, efsanemsi, çoğu zaman açıklı, gülünç olaylar işlenir.

Balad Örneği:

BALAD

Yağmurlar dindiği zaman 

Geleceksin 

Ki kuraklık ölümdür; 

Işığım söndüğü zaman 

Güleceksin 

Ki karanlık ölümdür. 

Karanlığımda dişlerin 

Pırıldar ki 

Yine görüneceksin 

Kuraklığımda düşlerin 

Işıldar ki 

Yine arınacaksın 

Bekleyeceğim elbette 

Gelişini 

Yaşamak başka nedir; 

İsterse ta kıyamette 

İlle seni 

Ki bu aşk başka nedir.

                      Ahmet Muhip Dranas

Tiriyole

  • On mısralı bir nazım şeklidir.
  • Önce iki mısralı kısım, sonra dörder mısralı iki kısım gelir.
  • Birinci kısmın ilk mısrası birinci dörtlüğün sonunda, yine birinci kısmın ikinci mısrası ikinci dörtlüğün sonunda tekrarlanır.

Tiriyole Örneği:

HİLAL-İ SEHER

Yüzünde hasta-i sevda gibi melâhet var

Nedir bu hal-i perişanın ey hilal-i seher?

 

Sabah-ı feyz-i bahärïde mübtesem ezhär

Çemen çemen mütemevvic nesim-i anber-bår

Niçin? Ben anlamadım kimden etsem istifsår?

Yüzünde hasta-i sevdå gibi melähet var

 

Dem-i seherde yanında şu parlayan ahter

Hazan içinde solan bir çiçek gibi dil-ber

Sürür-ı fecr ile şådân iken bütün yerler

Nedir bu hål-i perişanın ey hilal-i seher?

                                        Tahsin Nahit