Aşk: Tasavvufun özünü “Ben gizli bir hazine idim. Bilinmeyi istedim alemi yarattım.” kutsi hadisine dayanır. Bu hadisin içeriğinde aşk vardır. “Vahdet-i vücut” felsefesi de Allah’ı bilmeyi aşk yoluyla
gerçekleştirmek ister. Allah aşkı “hakiki aşk”tır. Allah aşkı dışındaki aşka mecazi (beşeri) aşk denir.Aşık: Seven. Allah aşkıyla yanan kişi, derviş, mürit.
Çile: Eziyet, sıkıntı. Tasavvufta nefsi olgunlaştırmak için çekilen sıkıntılar.
Fena: “Yok olma” anlamında kullanılır. Beka sözcüğünün karşıtıdır. Fani gelip geçici, kalıcı olmayan, ölümlü, ölücü anlamlarında kullanılır.
Fenafillah: “Ölmeden önce ölmek” demektir. Tasavvuf inancına göre, evrende Allah’ın vücudundan başka gerçek anlamda vücut yoktur. İnsan ise Allah’ın aşkıyla her şeyden geçerek her şeyi unutarak bütün varlığını yok edip kendisinden koptuğu Allah’a dönecektir. İşte bu dönüşe, insan nefsinin mutlak varlık olan Allah’ın vücuduna karışışına fenafillah denir.
İnsan-ı kamil: Nefsini yenerek olgunlaşmış kişi.
Kadeh, kase, cam: Aşığın kalbi.
Kesret: Çokluk, bolluk. Tasavvufta vahdetin zıddıdır. Allah dışındaki her şeydir.
Saki: Kadeh sunan, içki veren. İlahi aşkı sunan mürit, şeyh.
Sarhoş: Allah aşkıyla kendinden geçen kişi.
Şarap: Allah aşkı.
Masiva: Allah’tan başka her şeye denir.
Maşuk : Sevgili, sevilen. Tasavvufta sevgili Allah’tır.
Meclis: Oturulacak, toplanılacak yer. Tekke cemaati.
Meyhane: Tekke, dergah.
Mürit: Bir şeyhe bağlı olan kişi. Allah’a ulaşmaya çalışan kişi.
Mürşit: Müritlere yol gösteren kişi, tarikat piri, şeyh.
Tekke, dergah: Tarikat mensuplarının topluca ibadet ve törenlerini yaptıkları yere denir.
Vahdet-i vücut: Birlik, Allah’ın birliği. Kesretin zıddı. Bütün varlıklar Allah’ın esma ve sıfatlarından ibarettir. Bütün varlıklarda çeşitli şekillerde ortaya çıkan O’dur. Her şey O’nun varlığına ve birliğine delalet eder. O olamadan hiçbir şey olmaz.