Dinî-Tasavvufî Halk Edebiyatı Nazım Şekilleri: Şathiye


  • Şath kelimesi Türkçe’de bir duygu veya düşünceyi iğneleyeci ve alaylı bir şekilde dile getirmek demektir.
  • Şathiyelerin tasavvufi konuları işleyenleri “şathiyat-ı sûfiyâne” adını alır.
  • Bu tür şiirlere genellikle Bektaşi şairlerinde rastlanır.
  • Şathiyeler, tasavvuf akımına mensup şairlerce söylenmiş ya da yazılmış, tasavvufi inançları anlatan, anlaşılması yorumlanmasına bağlı olan şiirlerdir.
  • Bu edebiyatın dili, genel olarak halk edebiyatının diline yakınsa da, onda orta seviyedeki halkın kolaylıkla kullanageldikleri Arapça-Farsça kelimelere de rastlanır.
  • Tekke edebiyatı mamullerinde bir yandan Divan edebiyatının, diğer yandan da Âşık edebiyatının özellikleri görülür.
  • Genelde hece ölçüsü kullanılarak yazılmıştır.
  • Kafiye şeması bakımından koşma ile aynıdır.
  • Allah ile alay eder gibi yazılmış şathiyeler küfür sayılmıştır.
  • Şathiye çok derin tasavvufi konular işleyen felsefi şiirlerdir. Kaygusuz Abdal şathiye türünde şiir yazan şairlerimizdendir.
  • XVI. yüzyılın Bektaşi şairi Azmî’den bir örnek verilebilir:
Yeri göğü ins ü cinni yarattun
Sen ey mimar başı eyvancı mısun
Ayı günü çarhı burcı var ettin
Ey mekân sahibi rahşancı mısun
***
Denizleri yarattın sen kapaksuz
Suları yürüttün elsüz ayaksuz
Yerleri temelsüz göğü direksüz
Durdurursun acep iskancı mısun
***
Kullanırsun kanadsuzca rüzgarı
Kürekle mi yaptun sen bu dağları
Ne yapıp da öldürürsün sağları
Can virip alırsın sen cancı mısun
***
Sekiz cennet yapdun sen âdem içün
Aldın büyük bağışla anın suçun
Âdem’i Cennet’ten çıkardun niçün
Buğday nene lâzım harmancı mısun
***
Bir iken bin itdün kendi adını
Görmedüm sen gibi iş üstadını
Yeşirdürsün kurutursun odını
Sen bahçıvan mısun ormancı mısun
***
İnip Beytullah’tan kendün dinlersin
Cibril’e perde altunda söylersün
Bu âteş-i Cehennemi neylersün
Hamamın mı var ya külhancı mısun
***
Hafâya çekilüb seyrâna durdun
Aklı yitmezlerün aklunı vurdun
Kıldan ince köprü yapdun da kurdun
Akar suyun mı var bostancı mısun
***
Bu kışlara bedel bu yazı yapdun
Evvel bahara karşı güzi yapdun
Mîzânı iki göz terâzi yapdun
Bakkal mısun yoksa dükkancı mısun
***
Kazanlarda katranlarun kaynarmış
Yir altında balıkların oynarmış
On bu dünya kadar ejderhan varmış
Şerbet mi satarsun yılancı mısun
***
Esirci misün koydun tamuya arab
Hoca mısun okur yazarsın kitab
Aslın kâtib midür görürsün hisab
İhtisabun mı var yoksa hancı mısun
***
Yüz bin tamut olsa korkam birinden
Rahman ismi nâzil değil mi senden
Gaffar-ı zünûbum demedün mi sen
Avf et günahımı yalancı mısun
***
Beni affeylesen düşen mi şandan
Şahlar bile geçer böyle isyandan
Ne dökülür ne eksülür haznenden
Affetsen günahımı yalancı mısun
***
Şanına düşer mi noksan görürsün
Her gönülde oturursun yürürsün
Bunca cânı alup yine virirsün
Götürüp getiren kervancı mısun
***
Bilirsün ben kulum en sultânumsun
Kalbde zikrüm dilde tercemânumsun
Sen benüm cânımda cân mihmanumsun
Gönlümün yarısı yabancı mısun
***
Belî delil eyler kendün söylersün
İçerden Azmî’yi pazar eylersün
Yücelerden yüce seyrân edersün
İşin seyrân kendin seyrâncı mısun