top of page

İsim (Ad)

Varlıklara Verilişlerine Göre Adlar

Adlar, varlıklara verilişlerine göre özel ad ve tür adı olmak üzere ikiye ayrılır:


Özel ad:

Bir tek varlığa verilmiş tanıtıcı sözcüktür: Balkan, Bayron, Rakofça, İs￾tanbul, Toros, Akdeniz, Asya, Zeynep... gibi kıta, bölge, köy, kent, dağ, deniz, ırmak, sokak ve kişi adlarıyla kimi hayvanlara takılmış sözcükler özel addır.

  • Ulus, yurt, devlet ve millet adları özeldir: İngiliz, Arap, Birleşik Amerika, İran...

  • Gazetelere, kitaplara verilmiş adlar özeldir: Vatan, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Çalıkuşu, Sinekli Bakkal, Türkçe Sözlük...

  • Kurum, dernek, okul, hastane ve devlet dairelerinin adları özeldir: Büyük Millet Meclisi, Türk Dil Kurumu, Başbakanlık, İstanbul Erkek Lisesi, Kızılay, Numune Hastanesi, Adana Belediyesi...

  • Dil adları özel addır: Türkçe, Farsça, Almanca, İngilizce, Uygurca, Latince, Arapça...

  • Kişilerin adlarıyla soyadları özeldir. Okulda, yurtta, yeryüzünde Turgut, Yalçın, Sevim, Ahmet adlı birçok kişinin bulunması bu sözcükleri özel ad olmaktan çıkarmaz; çünkü bu adlar, onların her birine ayrı ayrı verilmiştir.

Tür adı:

Bir türden olan varlıkların hepsine verilmiş addır: deniz, şehir, alev, hasret, dağ, hava, özgürlük, dere, duygu, bölük...


Pamuk sözcüğü, bilinen nesneyi anlatıyorsa tür adıdır. Bir kediye verilmişse özel addır: Bir kilo pamuk..., Bu akşam Pamuk miyavlıyordu. ...


Kişi adlarıyla soyadlarında da böyle olanlar vardır: “Dün kayalara tırmandık.” cümlesindeki “kaya” belli varlığın genel adıdır. “Arkadaşım Kaya anlatıyordu.” cümlesinde ise “Kaya” bir kişinin adıdır; özel addır.


Güneş, ay, dünya... sözcükleri, genel olarak birer tür adı gibi kullanılır ve büyük harfle yazılmaz. Ancak “Ay, Dünya’nın uydusudur. İkisi birden Güneş’in yörüngesinde döner.” cümlesinde olduğu gibi bu sözcüklere birer özel ad değeri verilince büyük harfle yazılır.


Tür adları, varlıkları kavrayış ve anlatış bakımından şöyledir:

• Tür adı olan her sözcük, o türün bireyleri için de kullanılır.

Kuzu meliyor.

Atılan taş camı kırdı.

Bu, bir bilim sözcüğüdür...


• Tür adı olan her sözcük, o türün hepsini ya da bir kısmını toptan anlatır.

Gül dikensiz olmaz. (Atasözü)

Balık suda yaşar...

• Biçimce çoğullanmamış, -ler eki almamış tür adlarının çoğul yerine kullanıldığı da olur.

Dedem koynunda yattıkça benimsin ey güzel toprak! (Türk İlahisi, Süleyman Nazif)

Gülü seven dikenine katlanır. (Atasözü)

Çağımızın en kolay, en rahat taşıtı uçaktır.

örneklerindeki dede, gül, seven, diken, uçak sözcükleri dedeler, güller, sevenler, dikenler, uçaklar anlamında kullanılmıştır.


Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur. (Atasözü) cümlesinde olduğu gibi yinelenmiş tür adlarında da çoğulluk açıktır; dağlar birbirine, insanlar birbirine anlamındadır.


Varlıkların Oluşlarına Göre Adlar

Varlıkların oluşlarına göre adlar somut ad ve soyut ad olmak üzere iki türlüdür:


Somut ad:

Duyularımızla anlaşılan(özdek) varlıklara verilmiş adlardır: deniz, ev, Ankara, yaprak, Marmara, bitki, Turgut, kuş, mikrop...


Soyut ad:

Duyularla anlaşılamayan (özdek olmayan); ancak akılla (usla) tasarlanan varlıkların adıdır: sevinç, dilek, yiğitlik, ülkü, arkadaşlık, uyku, üzüntü, özgürlük...


Varlıkların Sayılarına Göre Adlar

Varlıkların sayılarına göre de adlar tekil ad ve çoğul ad olmak üzere iki türlüdür:


Tekil ad:

Bir varlığı anlatmaya yarayan addır: çiçek, taş, çocuk, öğrenci, Atatürk, Ankara, üzüntü, ülkü, sevgi...


Çoğul ad:

Birden çok varlığı anlatmaya yarayan addır: çiçekler, taşlar, öğrenciler, ülküler, üzüntüler, okullar, tarlalar...


Türkçede bütün sözcükler tekildir. Ad soyundan olan sözcüklerle eylemlerin üçüncü kişileri -ler ekiyle çoğullanır.


Çoğul Ekinin Başka Görevlerde Kullanılışı:

• Çoğul eki -ler, öz anlamından sıyrılarak adlara aile anlamı katar: Oğuzlar, Selçuklular, Osmanlılar, Gazneliler...

• 1. ve 2. kişilere ait iyelik eki almış soydaşlık adlarından sonra gelen -ler, çoğulluk anlamından sıyrılarak o soydan olanların birkaçını, hepsini ya da evlerini anlatmaya yarar:

Dedemler gelecek.

Dayımlar çağırıyor.

Ablanlara gidelim mi?


• Tümleyeni düşmüş ad tamlamalarında, tümlenene getirilen -ler eki, kimi durumda, sonuna geldiği sözcüğün değil tümleyenlerin çoğul olduğunu göstermeye yarar:

Üç kardeş, kapı önünde oturup annelerini bekliyorlar.

Her şeylerini sattılar. Ellerinde bugün bir tek evleri var.

Pek çok sıkılmışlardı. O akşam bir tek liralarıyla ancak ekmek alacaklardı.

Bir inekleri, üç keçileri, iki koyunları var...


• Çoğul ekinin abartma anlamında kullanıldığı da olur:

Kanlara boyanmak

Çocuğu güneşlerde gezdirmek

İşini gücünü yüz üstü bırakıp Afrikalara gitmek

Ben seninçün al kanlara boyandım.

Hasta ateşler içinde yatıyor.

Dünyalar kadar malı var...

Yağmurlar yağdı, gök gürledi ve yıldırımlar sakladı bir kâfirî kubbeye yıldırım indi. (Aşıkpaşazade Tarihi, XV.)

• -ler çoğul ekinin yüceltme için, saygı için, nezaket için tekil kişilere ilişkin eylemlere ve adlara getirildiği de görülür:

Sayın bay evdeler mi?

Daha dönmediler mi?

Biraz önce valideleri hanımefendiyi gördüm.


• -ler eki, “bir” belgisiz sıfatıyla “zaman, vakit” sözcüklerinden oluşan tamlamalara gelince geçmişe yönelik sürerlik ayırıntısı katar:

Bir zamanlar biz de gençtik.

Bir vakitler gezilere çıkmayı severdik...


• -ler çoğul eki, sonuna geldiği adlara, kimi kez “aşağı yukarı, ona yakın...” gibi anlamlar katar:

Özgür, beş yaşlarında bir çocuktur.

O sıralarda ben de okula yeni başlamıştım.

Saat iki sularında (sıralarında) sizi evinizden aradım...


• -ler + i birleşik eki sabah, akşam, gündüz, gece, yaz, bahar, öğle gibi belirli zaman adlarına; “her” belirtme sıfatının anlamını katar ve onları belirteç yapar:

Sabahları (her sabah) erken uyanırım.

Geceleri (her gece) uyku girmez gözüme.

Yazları (her yaz) yaylaya çıkar, kışları (her kış) ovaya inerler.


Topluluk Adları:

Ordu, bölük, dizi, sürü, sınıf... sözcükleri birer addır ve tekildir. Bunların öteki tür adlarına benzemeyen yanları şöyle gösterilebilir:


“Koyun”, tür adıdır. Tekil kaldıkça bir tanedir. Oysa tür adı ve tekil olan “sürü”de birçok tekler vardır.

Topluluk adları da öbür tür adları gibi çoğullanır: ordular, bölükler, sınıflar, tamlamalar, sürüler...


Anlamlarına Göre Adlar

Adlar, anlamlarına göre de bölümlere ayrılır:


Kesin anlamlı adlar: Anlamları bilimsel bir tanımla kesinleşmiş olanlar: üçgen, açı, metre, kilo, dikdörtgen, azot...


Anlamı yansıtan adlar: başkent, göz kapağı, dişeti, binbaşı, ısırgan, burgu, süzgeç...


Sözlük anlamını düşündürmeyen adlar: Turgut, Hasan, Yalçın, Erdem, hanımeli, Eskişehir, Ahlat...


Değişik anlamlı adlar: Çağlar boyunca, öbür sözler gibi türlü etkilerle anlam değiştirenler ve değişik anlama gelenler, somuttan soyuta geçenler:


kanat (kuşların uçmaya yarayan örgenleri) - uçağın kanadı - kapının, pencerenin kanadı

dal (ağacın, bitkilerin) - bilim dalları

göz (görme örgeni) - masanın gözü, iğnenin gözü, - göz aşısı, göz değmek...


Küçültme Adları

Bir varlığın küçük olduğunu anlatmak isteyince adın önüne küçük, ufak gibi niteleyici sözcükler getirilir: küçük tepe, ufak çocuk...


Çoğu kez bu niteleyici sıfatların anlamını bir ek ile de söyleyebiliriz:

küçük tepe = tepecik

ufak kuş = kuşcağız


Görülüyor ki -cik, -ceğiz ekleri adlara küçüklük anlamını katıyor. Bu ekler küçümseme amacıyla da kullanılır:

Bu işi yaparım; ama elli liracığınızı da alırım.


-cik, -ceğiz ekleri:

• Büyük ve küçük ünlü uyumları gereğince sözcüklerin son hecelerine uyarak -cik, -cık; -cuk, -cük; -ceğiz, -cağız olur.


• İki ve daha çok heceli sözcüklerin sonlarındaki /k/, çoğu kez düşer: bebe(k)cik, aya(k)cık, yüre(k)cik, yuvarla(k)cık, kava(k)cık, barda(k)-cık, ine(k)cik...

Bir tek ineciğimiz var.

(Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim, Nazım Hikmet)

Mor menekşe boynun eğmiş yapracığı suya değmiş... (Bir türkü)


bottom of page